top of page
  • Siyah YouTube Simgesi
  • Siyah SoundCloud'a Simge
  • Siyah LinkedIn Simge
  • Black Twitter Icon
  • Black Facebook Icon

Sure Tefsirleri

Hadid Suresi: 57. Sure 29 Ayettir

İslam Dininin Mucizeliği ve Uhreviliği


Bu sureye bu ismin verilmesinin zahiri sebebi, 25. ayetinde demirin Allah tarafından özel bir kasıt ile indirilmesinden yani ikram edilmesinden söz ediliyor olmasıdır.


Bu ayette Allah’ın peygamberlerle insanlığa ikramı olan hukuk ve bilgi indirmesinden de bahis var. Fakat bu ikinci nokta sureye isim olmamıştır. Çünkü eğer demir yani medeniyet, toplum ve aile hayatı olmasa, bilgi ve hukuk tek başına iş görmüyor.


Surenin yirmi dokuz ayetinin birbiriyle olan bağlarını iyi anlamak için surenin ana maksadını kopmaz bir şerit olarak görmek gerekir. O şerit de şudur:

 

* İnsan varlığın ve hayatın anlamsız ve abes olmadığını bilmesi gerekir. Yani ilmen ve fiilen hakikatin şahidi olması gerekir.


* Bunun için de iki esaret kaydından kurtulması gerekir.


a) Maddi varlıkların ve hayatın insana dayattığı bilinmezlik karanlıklarının esaretinden..
 

b) Nefis bencilliğinin ve dünyeviliğin insanı aşağıya çekerek; ona esaretlerin en kötüsünü yaşatmasından..

Haşir Suresi'nin Tefsiri

İslam Nedir? Ne Yaptı? Ne Yapmak İstiyor?


Bu üç soruyu bir surenin tefsiri çerçevesinde cevaplamaya çalışacağız. Sure çerçevesi diyorum. Çünkü Kur’anın birçok suresinin ana konusu İslam Dini Nedir, sorusunu cevaplamaktır. Bunlar içinde ikisi çok açıktır. 2. sırada olan Bakara ve 61. sırada olan Saff sureleri.. Bu iki sureyi birçok makalemde ve Kur’anın Evrenselliği isimli tefsirimde gücüm nisbetinde tefsir etmişim.


Burada bu üç soruyu yine 59. sure olan Haşir Suresi çerçevesinde cevaplayacağız. Bu tesbit ile beraber; Bediüzzaman’ın, Kur’anın dört ana konusu var: Tevhid, Nübüvvet, Haşir ve (İslam yani barıştırmak ve dengelemek demek olan) Adalet.. Her bir surede biri önde ve birinci konu olur; diğerleri 2., 3. ve 4. sırada kalır, mealindeki tesbitini hatırlatmakta fayda var.


İşte 59. sırada olan Haşir Suresi'nde birinci maksad ve konu adalettir. Adalet, dengelemek demektir. Alacaklı ile verecekliyi, zalim ile mazlumu, haklı ile haksızı dengelediği için mahkeme sistemine de adalet denilir. Kısaca olumlu manada ihkak-ı hak (hakkın yerine getirilmesi) ile ifade edilir.


Evet, İslam zıtların barıştırılması ve dengelenmesi demektir. Aşırı uçları orta yolda dengelemek demektir. Varlığa, hayata ve topluma bahar mevsimini getirmek demektir. Hulasa: İslam zıtları ortadan kaldırmak demek olmadığı gibi; diğer semavî dinleri de kaldırmaya gelmemiştir. Onları dengelemeye gelmiştir.


Bu satırları yazarken gayem siyaset yapmak değildir. Gayem konumuz ile ilgili olan bu 59. surenin mucizevî dizaynını göstermektir. İnsanlığa sükûnet ve huzur getirmektir. Maalesef günlük siyaset, hem bu huzur ve sükûneti gidermiş; hem yüce mucizevî değerlerin görünmesine ve yaşanmasına engel olmuş; hem Kur’anın sağlıklı anlaşılmasının önünü tıkamıştır. Her ne ise bir an önce surenin tefsirine geçelim de bir nefes almaya çalışalım.

Arapça Bir Tefsir Çalışması

بِسْمِ للهِ اﺍلرَّحَمٰنِ اﺍلرَّحِﯿﻴمِ


1 - ﴿اﺍلۤمۤ﴾ أﺃيﻱ قسم،٬ مشﯿﻴر إﺇلى اﺍلقﯿﻴم اﺍلمذكورﺭةﺓ في اﺍلسورﺭةﺓ،٬ أﺃوﻭ إﺇفادﺩةﺓ حقائق مجرّدﺩةﺓ أﺃكثر من أﺃنﻥ نحصﯿﻴﮭﻬا ھﮪﮬﻫنا،٬ أﺃوﻭ رﺭموزﺯ إﺇلى معاني مستترةﺓ اﺍختصّ بﮭﻬ ا اﺍلنبي وﻭخواﺍصﺹ أﺃمتﮫﻪ علﯿﻴﮫﻪ اﺍلسلامﻡ.


2 - ﴿لَلهُ﴾ أﺃيﻱ اﺍلوجودﺩ اﺍلحق اﺍلمطلق اﺍلغﯿﻴر اﺍلمتناھﮪﮬﻫي،٬ وﻭمن ھﮪﮬﻫذاﺍ ھﮪﮬﻫو اﺍلمعبودﺩ اﺍلحق،٬ وﻭمن عدمﻡ تحدﯾﻳد ذﺫلك اﺍلوجودﺩ،٬ لا  ﻳعرفﻑ إﺇلا بالوحدةﺓ وﻭاﺍلحﯿﻴاةﺓ اﺍلتي ھﮪﮬﻫي مشخص اﺍلعدلﻝ اﺍلذيﻱ نتﯿﻴجتﮫﻪ قﯿﻴامﻡ اﺍلكونﻥ وﻭنظامﮫﻪ،٬ أﺃيﻱ من لا ﯾﻳكونﻥ ذﺫاﺍ اﺍنفراﺍدﺩ في اﺍلكونﻥ وﻭذﺫاﺍ حﯿﻴاةﺓ وﻭمن لا ﯾﻳكونﻥ عدلﻝُ اﺍلكونﻥ وﻭقﯿﻴامُﮫﻪ بﮫﻪ لا ﯾﻳمكن أﺃنﻥ ﯾﻳكونﻥ معبودﺩاﺍً بالحقّ،٬ فما عبدوﻭاﺍ من دﺩوﻭنﮫﻪ فﮭﻬم تدوﻭﯾﻳن لا غﯿﻴر. ﴿لله﴾ مبتد أﺃ معرفﻑ بالألوھﮪﮬﻫﯿﻴة اﺍلمستفادﺩةﺓ من اﺍلحصر وﻭاﺍلألف وﻭاﺍللامﻡ. ﴿لاَ اﺍِلَﮫﻪَ اﺍِلاَّ ھﮪﮬﻫُوَ﴾ خبر معرفﻑ بالحصر  ﻭبالألوھﮪﮬﻫﯿﻴة اﺍلمفادﺩةﺓ. ﴿اﺍَلْحَيُّ﴾ خبر ثانﻥ،٬ فالحﯿﻴاةﺓ مجعولة من أﺃثنﯿﻴنﯿﻴة اﺍلكونﻥ مع اﺍلوحدةﺓ اﺍلمستفادﺩةﺓ من اﺍلألوھﮪﮬﻫﯿﻴة. ﴿اﺍَلْقَﯿﻴُّومﻡُ﴾ خبر ثالث،٬ نتﯿﻴجة اﺍلحقﯿﻴقﯿﻴتﯿﻴن اﺍلمذكورﺭتﯿﻴن اﺍلمشابﮭﻬتﯿﻴن بالمقدّمﻡ وﻭاﺍلتالي اﺍلمنطقﯿﻴﯿﻴن. فالكونﻥ وﻭاﺍلدﯾﻳن وﻭاﺍللسانﻥ ھﮪﮬﻫي منطق اﺍلوجودﺩ اﺍلحقّ اﺍلمطلق.

Kaf Suresi (Diriliş Yasası)

Bilinç ve Diriliş Yasası
Kur'an'ın 50. Suresi


Uzun bir fikir maratonundan sonra bedenen ve zihnen epey yorgun düşmüştüm. Bunu
fırsat bilen nihilist (hiççi) birçok evham ve vesveseye maruz kaldım. Allah’a ve dirilişe
imanımdan destek almak istedim. Fakat o vesveseler çamuru içinde sürüklenirken,
duygularım imanın soyut realiteleriyle yetinmeyip her iki sahada da somut dayanaklar
aradılar.


Bir hafta süren bu serüvenden sonra, Allah’ın varlığının bin bir yansıması ve hakikati
olan sonsuz bilincin her yeri, her zamanı kuşattığını adeta hissettim. Zamanın, Varlığın,
Hayatın gerçek özlerinin bilinç olduğunu adeta gördüm. Adeta diyorum, çünkü soyut şeyler gözle görünmez. Fakat beynin sonsuz bilgi-işlem mekanizmalarının soyutlama yeteneğiyle görünebilirler.


Bu ferahlığın ardından beynim ve duygularım toparlandılar. Kanepede uzanıp, Hz.
İsa’nın ve Hz. Mevlâna’nın Cehennem hakkındaki mucizevî tespitlerini düşünürken
Cehennemin kişiliğinden söz eden Kaf suresine baktım. Bunun akabinde Surenin âhiret
dirilişinin ilmî mekanizmasını ve ontolojik yapısını izah ettiğini gördüm. Benim için
anlaşılması en zor surelerden biri idi. Fakat surenin izah mekanizmasını ve surenin konusunu görünce işin çok kolay olduğunu gördüm. Bilinç ile ilgili epey malûmatım ve tefsir çalışmalarım olduğu halde, bu surenin anlaşılmasının önündeki engel, avâmî ve zahirî geleneğe göre onu okumamız imiş, diye anladım.


İşte ayetleri gayet îcazlı olan bu surenin tefsirine başlıyoruz. Sağlığım geniş izahata
müsait değil. Sadece ondaki bilince bakan öz cevherlerine bakacağız.


Kur’anın 50. suresi, 45 ayettir. (50 + 45 = 95/19 = 5)


Kur’an saf vahiy olduğundan, vahiy de kâinatın derin katmanlarından ve dosyalarından deşifre edilen evrensel ve gaybî bilgiler olduğu için, Kur’an binler, belki de milyonlar matematiksel tevafukları içeriyor. Bu konuda Müslümanlar reddedilmez onlarca çalışmayı ortaya koydular.


Evet, Varlık, Bilinç ve eşyanın özü, yazılım ve sayılar ile oluşum olduğundan, Varlığın
en gerçek boyutu olan vahiy ve diriliş gibi gerçekler elbette birçok matematiksel tevafukları içerecektir. Saf akıl ise, bu derinliklere inemediğinden, bilincin gaybî mağaralarında ve dehlizlerinde dolaşamadığından bunları peşinen inkâr eder, bir kaç aceminin yanlış hesaplarını bahane ederek bütün matematik ilmini ve elektronik teknolojiyi inkâr etmeye çalışır. Zaten Batı dillerinde saf akıl manasında kullanılan Rasyo ve Rast kökleri, dümdüz, pürüzsüz iş ve eylem ve saha demektir. Evet, insanın aklı böyledir, ama onun kalb ve ruhunun derinlikleri o kadar kıvraktırlar ki, bütün kâinattan daha zengindirler, denilebilir.

Kafirun Suresi'nin 14 Nüktesi

93’ten beri tanıdığım ve birçok sorusuyla, Kur’anın önemli mucizelik nüktelerinin açılmasına sebep olan Halil Etiler kardeşim, yaklaşık bir ay önce Kâfirûn Suresi'nin özet manasını ve üslubuyla ile ilgili bir iki meselesinin izahını benden istedi. Ben ona “Bu konuda ben de bir şey bilmiyorum; eğer mucizelik, dil ve belagat açısından bir çerçeve bulup, içinde sûrenin maksut manasını yakalayabilirsem, beraber paylaşırız” dedim.


İşte şu maksut mana çevresinde, 14 kısa notlarla bir çerçeve çizmeye çalışacağız:


1) Bu sure, Resm-i Osmaniye göre, 95 (19×5) harftir. Besmele ile beraber 114 harf eder.
Kur’anın 114 (19×6) suresine baktırıp manen diyor ki; bu surenin konusu, Hz. Muhammed’in birkaç kâfire karşı söylediği bir ayrışma bildirisi değildir. Kur’anın 114 suresiyle tesis ettiği sonsuz tevhid, ibadet ve hayat anlayışı ile müşriklerin maddi, katı, sınırlı ibadet ve hayat anlayışlarının muvazenesi ve mukayesesidir.


2) Kur’anın bu ibadet ve hayat çerçevesi, Besmelede gayet mucizeli bir şekilde veriliyor. Bu sure ise altı ayetiyle Besmeledeki o sonsuz mananın bir nevi deklarasyonudur. Bu notların sonuna Besmelenin tefsirini ayrıca koyacağız.


3) Bu sureden önceki sure, Kevser suresidir. Kevser de Hz. Muhammed’e verilen ilmî ve
manevi sonsuz soyut bereketler ve manalar demektir. Bundan sonra gelen Nasr suresi ise, İslam’ın geniş dairedeki fütuhatını anlatır. Demek manevi ve soyut bereketler de, maddi-dünyevi zaferler de ancak Besmelede anlatılan o sonsuz varlık, ibadet ve hayat anlayışı ile gerçekleşir.


4) Bu sure altı ayet olmakla beraber, üç temel önermesi var. a) Kâfir kâfir kaldıkça hiçbir
zaman mümin sayılamaz. b) Mümin gerçek mümin ise, asla kâfir olamaz. c) İki zıt şey bir araya gelemez. Yani ak ak iken, kara olamaz. İşte bu üç önerme 1., 2. ve 6. ayet ile
vurgulanmışlardır. Ki, bu üç ayetin her birisi, 14 harftir. Evet, 14 asırdır, bu önermeler geçerli olmuştur.


5) “Kul” (söyle)… Bu emir, bütün Kur’anda vahiy namına söyle manasındadır. Demek eğer görev verilmişse, insan başkasına ültimatom verebilir. Yoksa kimsenin başkasına karışma hakkı yoktur.

bahaeddin sağlam

Konuşma daveti ve medya başvuruları için, lütfen iletişime geçiniz

+90 533 163 09 12

İstanbul | Türkiye

© 2024  Tüm hakları saklıdır.

  • Bahaeddin Saglam YouTube
  • Bahaeddin Saglam SoundCloud
  • Bahaeddin Saglam LinkedIn
  • Bahaeddin Saglam Twitter
  • Bahaeddin Saglam Facebook
bottom of page